25 Ocak 2017 Çarşamba

TOKLUK BOKLUK YOKLUK..



Birini anlatırken doğru kelimeyi bulamadım sözcüklerimin tükenmesinden miydi benim tükenmemden mi bilmiyorum. "Rahat" dedim olmadı, "rahatsız" dedim olmadı . Yoksa çok mu eşsizdi benzemez miydi kimseye ya da bir kelimeye bile. Hayır! Aslında anlatmak istediğim o bile değildi bana hissettirdikleriydi. Ne olursan kim olursan ol, karşındaki insana nasıl hissettirdiğin ile yargılanırsın. Kimi mükemmel hissettirirken -ki nedense bunlar görünmezlik iksiri olan insanlar ve duygulardır sanki, öyle hissediyorken bile sen dahil göremezsin bunu; kimisi bok gibi hissettirir. O bokluk hissi yokluk hissi ile eş değer. Oradasındır, ama görünmezsin; belki de sen ona mükemmel hissettirdiğin ya da hissettireceğindendir kim bilir. Görünmezliğin formülünü buldum sanırım; kişiye kendini mükemmel hissettirmek.. İşte bu bok gibi hissettiren zat-ı muhteremler bir de üstüne kendinin özgür,saygın,bilgili olduğunu zanneder belki de kendine öyle toktur ki seni "bok" zanneder. Neyse muhabbet iyice boka sarmadan son sözleri söyleyeyim konuyla ilgili...

Günümüzde özgür bir ruh taşıyor olmak; anı yaşadığını düşündürüyor insanlara. Anı yaşamanınsa bir adabı vardır, edepli anı yaşamak diye bir gerçek var ya da en azından olmalı diye düşünüyorum. İşte bu sözde saygın özgür arkadaşlarımızın hatası özgürlüğün tanımını bilmediklerinden geliyor sanırım, saygınlıklarını yitirdiklerini bilmeden bir insanı tanımadan tenini tanıma derdindeler bazen de.

Anı yaşayacaksın arkadaş evet; geçmişinden ders alarak yarınının olamayacağını bilerek. Seviyorsan seviyorum diyeceksin o an. Özlüyorsan gidip sarılacaksın. Anı yaşayacaksın kırıp dökmeden, karşındaki insanın anına ve yarınına zararlar vermeden; edepli , karakterli ve usul usul. 

Gelecek zaten gelecekken kimsenin bugünlerini yok etmeyin kaldı ki buna hakkınız da yok. 

Çay?

Saygılar...

Ays
25117