7 Mart 2014 Cuma

AŞKIN CİVA İLE İLİŞİĞİ/AŞK'A MEKTUP


  • Aşk hani içinde büyüyen bir şey... Sonra birini görüyor ona doğru akmayı bekleyen bir su gibi. Hatta damarlarında dolaşan bir civa gibi. Zehirli olabiliyor çıkmayınca vücudundan, yakıyor, çok yakıyor... Dokunmamak lazım bazen belki de. Öyle düşünüyorsun en azından damarlarında hissettiğinde. Ama bunun içinde kaldığı zamanlardaki zehri, seni yalnızlaştırıyor. Seni soyutlaştırıyor . Kalabalıklar içinde kendi sesinin yankısında boğuyor seni. Ama kimse duymuyor. Sonra inanıyorsun, o hep içinde kalacak kimseye yakışmayacak. O kadar bütünleşiyorsun ki acı da verse. Bir aşk var içinde acıtıyor seni olgunlaştırıyor bir nevi .

    Sonra hayatına birileri giriyor. Her seferinde harekete geçeceğini düşünüyorsun istemsiz. Olmuyor geçmiyor derinine iniyor git gide. O damarlarında akan aşk , her hayatına girenle damarlarından çekiliyor. O heyecan gidince anlamıyorsun ne olduğunu... Kaybediyorsun onu... Hırçınlaşıyorsun kendine karşındakine karşı. En çok da aşka. Diyorsun ki "zaten acı veren bir şeydi" aslında yaşamamıştın nereden bilecektin ki acı verdiğini diye düşüneceksin, düşünür insan. Düşündüm hatta yazıp ben de sildim. Ama yaşamadığın bir şeyi yaşatıyordu sana aşk. O damarlarındaki civamsı aşk. Nasıl mı? Bir filmde, bir şarkıda, bir kitapta, bir güzel sözde... Bazen bir bebek gülümsemesinde, bazen bir kusun kanadında hatta bazen bir kelebeğin parmağına konmasında! Çıkıyordu meydana "işte bu, işte bu benim!" diyordu... Ama karşısına kim cıksa derine de gidiyordu, yavru ürkek bir köpek gibi.
    Ve herkesten kaça kaça alıştırmıştı kendini aslında var olmayan bir şey olduğuna. İnanmak istemiştim aslında. Aşkı sormuştu bir gün üniversiteden bir arkadaş. Gözlerimin önünde o an. İskelede oturuyorduk 5-6 arkadaş konu "aşk". Elimde bira ayaklarım denize doğru sallanıyor. Gözlerim ufukta. Tenimde Çanakkale'nin nemi... "Aşk sence nedir" dedi. Baktım sadece birkaç saniye, sonra gözlerimi yeniden çevirdim baktığım yöne ve sadece kustum. Biradan daha 3-5 yudum almıştım. Şaşırdılar. "Peki hiç aşık oldun mu?" dedi aradan 2-3 dk geçtiğinde. Yine aynı şey oldu... Gülüştüler, ama ben o zamanda biliyordum dışarı çıkmaya çalışıyordu o... Bak buradayım diye bak beni soruyorlar diye! Varım diyordu... Yeniden akmaya çalışıyordu damarlarımda o yakıcı civamsı aşk...
    Şimdi artık bağlamam lazım konuyu biliyorum yazdıkça yazasım da geliyor. Gelelim ama ; ben bastırdıkça o cıktı daha güçlenerek , kimseye doğru akamadı... Ben engel oldum kimi zaman, kimi zaman o buna tenezzül bile etmedi. Sana doğru gelmeye başlamış zamanında onu anladım. Yakmış bi içimi... Neden melankoliğim, neden eski şarkılara daldım ... Neden Epica neden Nightwish neden Anathema Pentagram, Tot, wt. Çünkü onlar sertti onlar bastırdı hep onu o zamanlarda o da o kadar alışmıştı ki bu duruma, katlanarak büyümüş meğer içimde... Seni bekleyerek! Bu şarkılarla beslemişim ben aşkı içimde o dönemde... Sana gelmek istemiş bastırmışım....


  • Şuan melankoliğim şuan o şarkılara daldım çünkü besleyeceğimi düşünüyorum belki yine bu şekilde, ama şuan korkularım var evet. Sana doğru aktı o civamsı sandığım aşk. Mavi civa! Bir kuş olup çıktı içimden... Ama yakmadan çıktı sandığım gibi değildi... Neden korkuyorum o zaman? Ya yakarsa bu sefer içimde de değil... Ya kocaman olur kontrolümden çıkar tüm dünyamı yakarsa? Zehirlerse... Civa olursa! Gardımı ilk defa alamadım ben. Ben kimseye böyle şeyler yazmadım mesela... Herşeyi geçtim, ya seni de yakarsa. Bir kuş olup uçup giderse civasını bırakarak. Benim için bu kadar özelken ya senin için olmazsa yıllardır içimde sakladığım o müthiş duyguyu ya sen yok edersen rahat ol diyeceksin aslında rahatım sana aktı bıraktım kendimi ama bazen gelip ucundan elime değip yakıp gidiyor tadıma bak unutma dercesine.

    Çok seviyorum seni ama bizi yakmak istemiyorum.


2 yorum: